Cahiliyye’yi Farklı Okumak — İnceleme ve Alıntılar

Mehmet Azimli — Cahiliyye’yi Farklı Okumak — İnceleme ve Alıntılar 107

Samet Onur
6 min readJan 25, 2024

İnceleme

İslam Dini Cahiliye ile Anlaşılabilir

“Siyeri Farklı Okumak” ve “Dört Halifeyi Farklı Okumak” serileriyle tanınan Mehmet Azimli’nin “Cahiliyye’yi Farklı Okumak” kitabı, genel kabul haline gelmiş olan İslam yenidir ve iyidir, cahiliye ise kötüdür algısına karşı yazılmış.

Kitap, İslam Tarihine dair ana kaynaklardan beslenerek sistemli bir şekilde cahiliye dönemini inceliyor. İbadetlerin, birçok inanç ile hukuk konusunun ve kültürel olarak İslam’dan olduğu sanılan giyimden bayramlara kadar birçok konunun aslında cahiliyede aynen olduğu gösteriliyor. İslam ise bunları devam ettirmiş, kısmi olarak da düzeltmiştir deniyor.

“Cahiliyye’yi Farklı Okumak” giriş ve 5 bölümden oluşmaktadır.

Giriş: İslam Öncesi Cahiliyye

Bu bölümde cahiliyye kelimesinin anlamı, İslam’ın eskinin devamı olduğu konusu üzerinde duruluyor. Özellikle İslam’ın eskinin devamı olduğu konusu konuya aşina olmayanları ciddi şekilde şaşırtacaktır. Bazen şaşırmak iyidir. Çünkü bildiğini sandığınız şeylerin aslında bir ön kabul olduğunu gösterir, daha çok araştırmaya teşvik eder.

Birinci Bölüm: İslam Öncesi Araplar

Bu bölümde ilk olarak İslam öncesi coğrafyadaki farklı Arap toplulukları ve yaşadıkları şehirler hakkında bilgi veriliyor. Daha sonra İslam öncesi Mekke’de kurulan ticaret ve siyaset alanına dair sistem hakkında açıklama yapılıyor. Devamında Arapların kabile, aile ve ekonomik yaşamları bahis konusu ediliyor.

Bu bölümün sonunda ise İslam öncesi Arapların dini inanışları anlatılıyor. Burada hanifliğe dair yazılanların önemli olduğunu düşünüyorum.

İkinci Bölüm: Müslümanlık Öncesi İnançlar

Burada imanın şartları olarak bilinen inanç esaslarının cahiliye dönemindeki durumları ortaya konuluyor. Bunlar Allah, peygamber, melek, kitap, şeytan, cin, ahiret, cennet, cehennem ve kader inançlarıdır.

Üçüncü Bölüm: Müslümanlık Öncesi İbadetler

Bu bölüm ve önceki bölüm kitabın en değerli bölümlerinden. Namaz, oruç, hac, zekat, abdest, gusül, teyemmüm, kurban gibi ibadetlerin cahiliyedeki durumları ortaya konuyor.

Dördüncü Bölüm: Müslümanlık Öncesi Toplumsal Hukuk

Burada savaş, evlilik, ceza, alışveriş, köle hukukunun cahiliyedeki uygulamaları örneklerle anlatılıyor.

Beşinci Bölüm: Müslümanlık Öncesi Kültürel Unsurlar

Kitabın son bölümünde cahiliye kültüründe olan isimler, giyim tarzları, sakal, sünnet olma, yağmur duası gibi birçok unsur açıklanıyor.

Sonuç olarak bu kitap, okuyucuya çoğu zaman anlatılagelen cahiliye şöyle kötüydü, böyle berbattı tarzı söylemlerin hamasi söylemden öte olmadığını gösteriyor.

Alıntılar

Hz. Muhammed’in Atalarına Dair

İlk İslam tarihi kaynakları Hz. Peygamber’in ataları konusunda bazen Hz. Âdem’e kadar sayarlarsa da genelde Adnan’dan sonrasının uydurma olduğunu belirtirler. Son dönem bazı araştırmalar ise Hz. Peygamber’in Hz. İbrahim neslinden geldiği şeklindeki genel kabul gören tezin doğru olmadığını belirtiler. (12) Ancak her ne olursa olsun bütün müellifler, Hz. Peygamber’in gerçek Arap değil, sonradan Araplaşmış (Arab-ı Müstaribe) olduğu konusunda hemfikirdir.

(12) Taha Hüseyin, 20; Khalil Athamina, “İslami Bakış Açısından Hz. İbrahim”, AÜİFD, çev. Ali Osman Kurt, 2006, sayı, 1.

Sayfa 30

Mekkelilerin Puta Tapma Hikâyesi Üzerine

Huzaalılar döneminde Mekkelilerin putlara tapmaya başladığı ile ilgili anlatımlar doğru değildir. Bu bağlamda Hübel’i Mekke’ye getirenin Huzaalı Amr b. Luhay ve onun kötü adetlerin başlatıcısı olduğu şeklindeki Kureyşi söylem ve onun cehennemdeki hali ile ilgili Hz. Peygamber’den nakledilen tasvirler ihtiyatla karşılanmalıdır. Çünkü Kurreyşlilerin Mekke’den çıkardıkları Huzaalıları kötülemeleri gayet doğaldır.

Sayfa 41

Mekkelilerin Puta Tapma Hikâyesi Üzerine

Huzaalılar döneminde Mekkelilerin putlara tapmaya başladığı ile ilgili anlatımlar doğru değildir. Bu bağlamda Hübel’i Mekke’ye getirenin Huzaalı Amr b. Luhay ve onun kötü adetlerin başlatıcısı olduğu şeklindeki Kureyşi söylem ve onun cehennemdeki hali ile ilgili Hz. Peygamber’den nakledilen tasvirler ihtiyatla karşılanmalıdır. Çünkü Kurreyşlilerin Mekke’den çıkardıkları Huzaalıları kötülemeleri gayet doğaldır.

Sayfa 41

Cahiliyede Taif

Sonuçta Mekkeliler eskiden adeta Mekke dışına çıkamazlarken, şimdi Şam, Yemen, Bahreyn ve Hire’ye ticari kervanlar gönderiyorlardı. Ticaretin gelişmesi için gereken dini boyutu ise Kabe’nin kutsallığı ile gideriyorlardı. Eskiden dini merkez olan rakip şehir Taif’den toprak alamaz iken, son zamanlarda ellerindeki ticari kartları kullanarak sayfiye yeri olan Taifte Mekkeli zenginlerin birçok yatırımı ve toprağı olmaya başladı. Çünkü Kureyşliler, Taiflileri ticaretin merkezi olmuş Kabe ve çevresine sokmamakla tehdit edince, Taifliler verimli topraklarını Kureyşlilere satmaya mecbur kaldılar. (140)

(140) Hz. Peygamber’in Mekke ile Taifliler arasındaki bu ticari dini çekişme kullanarak davetini Taif’e kaydırmak istese de Taifliler bu riske girmediler, Belazuri, I, 278.

Sayfa 48

Abdulmuttalib’in Yöneticilik Durumu

Haşim’in Gazze’de vefatı Haşimoğullarının zayıflamaya başlamasını beraberinde getirdi. Abdulmuttalib ile bir müddet bu gerileme durdurulmaya çalışılsa da onun vefatı ile Mekke’deki etkileri önemli oranda zayıfladı.

Abdulmuttalib, amcası Nevfel ile tartışmasında Mekke’den destek bulamayınca Medine’deki Hazreçli dayıları Neccaroğullannı yardıma çağırmıştı. Esasen bu onun Mekke’de daha da yalnız kalmasına sebep oldu. Bunun üstüne bir de Abdulmuttalib’in Ebrehe ile görüşüp mallarını kurtarma amaçlı olarak anlaşma sağlaması, bu dışlanmışlığı artırdı.

Siyer kaynakları bu görüşmeyi çok farklı boyutlarda anlatsalar da onun Ebrehe ile görüşüp develerini kurtarması, Mekkeliler açısından Haşimilerin bitişini göstermektedir.

Sayfa 49

Fil Olayı ve Rant

İşte bu noktada Mekkeliler için üçüncü atılım döneminin başladığını söyleyebiliriz. Fil olayı üzerine üretilen yığınlarca söylem ve şiirlerle, kendilerinin ne kadar önemli bir kavim olduğunu vurguladılar. Allah’ın onları desteklediğini ve yardımcısı olduğunu sürekli gündemde tuttular. Bu sebeple Kur’an, onların bu tavrını eleştiri bağlamında Fil suresinde Allah’ın hakimiyetine ve kendisinin Müşriklerin yanında olmadığına vurgu yapmıştır.

Mekkeliler Fil olayını Kabe’nin Allah tarafından korunduğu şeklindeki bir edebiyatla bezeyerek civardaki Tağut denilen diğer din merkezlerine karşı siyasi ve ekonomik üstünlük sağladılar.

Örneğin; Taifliler kendi Kabe’lerinin (Tağutlarının) kabullenilmesi amacıyla Mekke’deki Kabe’nin yıkımı için gelen Ebrehe’ye rehber desteğinde bulunmuşlardı.

Sayfa 51

Medine’deki Yahudilerin İsyanının Sebepleri Üzerine

Medine, Mekke’den sonra Hicaz’ın en önemli ikinci şehridir. Orijinal adı Kur’an’da zikredildiği üzere Yesrib’dir. İslamiyet öncesi burada beş büyük grup yerleşim halindeydi. Bunların üçü Yahudi grubuydu ve muhtemelen Buhtunnassar saldırısı sırasında Kudüs’ten kaçan Yahudilerdi. İsimleri Beni Kureyza, Beni Kaynuka ve Beni Nadir olan bu gruplar kültür olarak Araplaşmışlardı ve Medine ticareti onların elindeydi.

Hicret sonrası Hz. Peygamber’in burada kurduğu alternatif pazar yeri ile Mekke’den gelmiş olan ticareti iyi bilen Muhacirler tefecilik yapmayıp düzgün davrandıkları için Yahudilerin elindeki Medine pazarını ele geçirdiler. Bunun üzerine bu üç Yahudi kabilesiyle problemler başladı ve ikisi sürüldü biri ise yaptığı ihanetten dolayı eli silah tutan erkekleri öldürülmek suretiyle cezalandırıldı.

Yani mesele inanç ayrılığından çok ekonomik idi. Para Müslümanlara geçmeye başlayınca kavga çıkardılar diyebiliriz.

Sayfa 54

Hz. Muhammed ve Sasaniler

Sonuçta Ficar harpleri ortamında büyüyen Hz. Peygamrber’in Sasanilerden hazzettiği söylenemez. Sonraki yıllarda da Bizans-Sasani kapışması sırasında Hz. Peygamber ve takipçileri kendilerini Bizans tarafında hissediyorlardı. Muhtemelen bu sebeple Rum suresinde Sasanilerin şimdi başarsa da sonraki süreçte yenileceği ifade edilmiştir. Rum suresinin o günkü tarihi bir olay çerçevesinde okunması, Hz. Peygamber’in ve sahabilerin muhtemel Sasani karşıtlığını göstermesi açısından kayda değerdir.

Sayfa 71

Haniflik Üzerine

Kur’an’daki hanif kelimeleri Mekke’deki bu isimde bir dini yapılanmayı çağrıştırmamaktadır. Kur’an’daki anlam daha çok fıtratı gereği muvahhit yaşayan kişilere karşılık gelmektedir.

Mekke’de “Haniflik” diye bir din oldugunu söyleyebilmek zordur. Öncelikle böyle bir dinin olması için bu dinin kitabı, peygamberi ve en önemlisi ritüelleri olması gerekmektedir. Oysa Mekke’de böyle bir yapı yoktur.

Kur’an’daki hanif kelimelerinin genel olarak Hz. İbrahim ile birlikte kullanılması hanifliğin Hz. İbrahim’in dini olduğu düşüncesine sürüklemiş olmalıdır.

O günkü Mekke’de Hanifliğin olduğunu ispat sadedinde “hanif” diye bahsedilen dört kişiden bahsedilmektedir Ancak bunlar din aramaya çıkan ve sonunda üçü Hıristiyanlığa karar kılmış olan kimselerdir. Son kişi olan Zeyd b. Amr ise nasıl ibadet edileceğini bile bilmeden ölen birisidir. Hz. Peygamber, vahiy öncesi onun bazı tavırlarından faydalanmış ve uygulamıştır.

Nitekim bunların dışında da Mekke’de Hz. İbrahim’in geleneği üzere yaşamaya çalışan ve kendilerini Hz. İbrahim’e nisbet eden insanlar mevcut idi. Örnek verirsek; esasen muvahhit olarak yaşadığı aktarılan ve haniflerden olarak nitelendirilen Ukaz panayırında Hz. Peygamber’in de kendisini dinlediği Kus b. Saide’nin sözleri, Müslümanlığın getirilerinin benzeriydi.

Sonuçta “Haniflik” diye bir din yoktur. Belki tevhide uygun yaşamaya çalışan, ama bir peygamber ve kitap takip etmeyen kişiler bulunmaktadır. Kurumsal anlamda bir din olarak “Haniflik” tabiri muhtemelen Hz. Peygamber’in atalarının Müslümanlığını ispat sadedinde ilk siyercilerin üretmiş oldukları bir şeydir ve gerçeği yansıtmamaktadır.

Sayfa 72–73

--

--