Zaman Bilinci — Alıntılar

Ekrem Sağıroğlu - Zaman Bilinci — Alıntılar 8

Samet Onur
4 min readMay 27, 2021

Alıntılar

Zaman Yönetiminin En Önemli Kuralı

Başarılı ve verimli bir zaman yön(e)temi için de ilk yapılacak iş, zaman hırsızlarını tesbit edip gerekli önlemleri almaktır.

Sayfa 12

Büyük İnsanlar Vakitlerini İyi Kullananlardır Ancak

Fakat işin garibi şu ki, şeytan ve nefis en çok, vaktimizi gelişigüzel kullanmamız ve boş geçirmemiz konusunda bizimle uğraşır. Bu alanda çaba sarfeder.

İşte bu hususta yenik düşmemek, yaratılış gayesine uygun yaşamak, dünyada uzun süre kalmakla beraber bir “hiç” olmayıp gerçek anlamda “var olmak” için zaman kültürüne, vakit disiplinine sahip olmamız lazım.

Büyük mütefekkirlerin çoğu zaman kavramı üzerinde kafa yormuş, fikir üretmişlerdir.

Ne kadar büyük insan ve yetişkin bilgin varsa, bunların hepsi zamanı çok iyi kullanan kimselerdir.

Sayfa 18

Batı Uygarlığı: İnsana Ölümü Unutturma Uygarlığı

Rasim Özdenören:

“Batı uygarlığı, aslında insana ölümü unutturma uygarlığından başka birşey değildir. Bilim de, bun paralel olarak, bu inançsızlığı onaylayan bir vasıtâ, bir hüccet olarak kullanılıyor.

“Bu bakımdan şu gerçek, kesin olarak ortaya çıkıyor: Maddeye iman eden çağdaş modern kafa, insanın ruhuna ve manasına ait hiçbir meseleyi halledemez; onun görünen ya da görünmeyen dertlerine deva bulamaz.”

Sayfa 28

Ölü Zaman

Bugün, modern insanın hayatı büyük ölçüde saat tarafından ayarlanmaktadır.

Öyle ki bir gözü saatte, bir gözü yapacağı iştedir. Ama bu insan, zamanı sadece “iş” için, yalnızca dünyalık ve kazanç için, bir de eğlence için kullanmaktadır. Onun zamanı “ölü”dür.

Onun deyimiyle zaman sür’at asrıdır.

Bu insan hızla yaşamaktadır. Fakat sonu hiçliktir. Onda gelecek fikri bile yoktur.

Dolayısıyla “zaman”ın anlamı da yoktur.

Hayat veren nizamdan habersiz bulunduğu ya da ona düşman olduğu için, olanca ihtişamlı ve renkli maddi hayatına rağmen, ruhi/manevi hayatı ölüdür.

Sayfa 31

Zamanı Ciddiye Alma Sebebi: Cehaletten Kurtulmak

*Zamanı ciddiye almak gibi bir niyeti ve kararı olan kimsenin vereceği ikinci karar: cehaletten kurtulmak olmalıdır.

*Zamanla yarışmanın ve ona yenik düşmemenin ikinci derecede çaresi budur.

Sayfa 61

Zaman ve Teknoloji

Evet, çağ sür’at çağıdır ama, insanlığın ana problemlerinden neler halledilmiştir?.. İşte bunu hesaba katmak lazım.

Öyle görünüyor ki problemler, dertler ve sıkıntılar daha da çoğalmıştır.

Ve kesin olan şu ki: teknolojiye rağmen zaman daha da azaldı.

Çağdaş insan en çok “zamanının azlığından” şikayet ediyor.

“24 saat bana yetmiyor…” sözü çok kullanılır oldu.

Çünkü çok üretim için, daha çok üretim için, modern insanın daha hızlı çalışması lazım. Bu da çok zamana ihtiyaç gösteriyor.

İşte bunun için çağdaş insana 24 saat az geliyor.

Rasim Özdenören de “Red Yazıları” isimli kitabında (s.98, İst. 1988), içinde yaşadığımız çağın belli başlı farikalarından biri de telaşlı bir insan tipi ortaya çıkarmış olmasıdır… diyor.

Ve şöyle devam ediyor: Vakitlerin arası, suni olarak öyle kısalmış ve o kısa aralıklara o kadar çok iş sıkıştırılmıştır ki, hepsinin bir anda ucundan yakalamak isteyen insan bozguna uğramaktadır. İstisnasız hemen herkes vaktinin darlığından, vaktinin yokluğundan yakınmaktadır.

Kişisel bir problem olmanın boyutlarını aşmaktadır vakitlerin daralması. Durum, doğrudan doğruya içinde bulunulan hayat düzeninin sorunudur. Telaşlı insan, bu düzene kendini uyarlamanın çabasındadır. Bu çaba ona, başka her türlü kişisel uğraşlarını unutturmakta, en azından ihmaline yol açmaktadır.

Telaş, insanı, kendi kendisi olmaktan çıkarmaktadır. Günümüzün telaşlı insanı, düşünmeye vakit bulamamaktadır. Mekanik bir düzenin boyunduruğunda bir makinanın herhangi bir parçası olarak, hayatını yaşamaktadır.

Sayfa 97–98

TV’deki İçeriklerin Hedef Kitlesi

* İçinde bulunduğumuz toplumda da mozaik bir yapı var.

Etkileşim burada da farklılık arzediyor.

Halk dediğimiz taban genellikle “okumamış” bir kesim olduğu ve televizyon da kamuoyu yoklaması yapmak suretiyle bunların seviyesiz isteklerine göre ayarlandığı için, seviyesiz olan televizyon programları biraz daha bayağılaşıyor ve pespaye hale geliyor.

TV karşısında en çok büyülenen, en çok benliğini kaybeden ve bağımlı hale gelenler de işte bunlar.

Sayfa 112

TV: Zamansız Gelen Misafir

ZAMANSIZ GELEN MİSAFİR

* Türk toplumu televizyona zamansız yakalanmıştır.

İngiltere, Fransa vb. gibi Avrupa toplumları televizyonun çıkmasından önce kitap çağını yaşamışlardı.

Türkiye ise kitap çağını idrak etmeden TV’ye yakalandı. Bu toplum televizyon çağına boş kafa ile atladığı için hem izleme süresi hem de etkilenme bakımından ona mağlup oldu. Etkilenmesi, aşırı ve zararlı boyutlara uzandı.

* Bu husus çok önemlidir.

Yani kültürsüz, bilgisiz, kitapsız, fikirsiz ve kritersiz bir toplum ile, yetkin ve yetişkin toplumların televizyona bakması ve ondan etkilenmesi arasında çok fark vardır.

Çünkü kültürlü ve anlayışlı kesim hiç değilse doğruyu yanlışı birbirinden ayırır ve içinden de olsa reddetmesini bilir.

Yanlışı görür ve en azından ona tepki gösterir. Birinci kesimde ise bu kadarcık bir hassasiyet dahi bulunmaz.

Sayfa 112

Televizyonun Topluma Etkisi

* Televizyonun; sosyal hayatı, yaşam tarzını, değer yargılarını ve toplumsal kültürü nasıl değiştirdiğini görmek için çevremize ibret gözüyle şöyle bir bakmamız yeter. Bu görünümü bir iki cümle ile şöylece özetleyebiliriz:

* Televizyon, bu ülkede değişik bir insan tipi üretti.

Giyimi ve kuşamıyla, kılık kıyafetiyle, konuşması ve edasıyla, kısaca her haliyle tamamen Batı taklitçisi, kişiliksiz, kimliksiz, kültürsüz, ciddiyetten uzak, meselesi ve mefkuresi olmayan… bir toplum meydana getirdi.

Sayfa 121

--

--